8.1 C
New York kenti
Çarşamba, Ocak 1, 2025

Buy now

19’uncu yüzyılın eşsiz İstanbul’una Melling bakışı

Sultan III. Selim döneminde saray mimarlığına atanan Fransız asıllı Antoine Ignace Melling’in 19’uncu yüzyıl İstanbul’unu ve haremi resmettiği ‘İstanbul ve Boğaz Kıyılarına Pitoresk Seyahat’ adlı nadir kitabın tıpkıbasımı Demirören Yayınları tarafından yapıldı. 500 adet ile sınırlı sayıda basılan bu özel koleksiyon eserinde kentin büyüleyici atmosferini yansıtan 52 gravür yer alıyor.

TUÇE GÖLCÜ / FIRAT ALKIZ

Koleksiyon değeri yüksek nadir bulunan kitapların tıpkıbasımını yapan Demirören Yayınları, bu kez Fransız mimar Melling’in 19’uncu yüzyılın büyüleyici İstanbul’unu ve haremi resmettiği kitabıyla kitap tutkunlarının karşısında. Sultan III. Selim döneminde saray mimarlığına atanan Fransız asıllı Antoine Ignace Melling, İstanbul ve boğaz kıyılarının eşsiz gravürlerini yaparak 19. yüzyıl İstanbul’unun doğal görünümünün günümüze ulaşmasını sağlamıştı. Görevde bulunduğu sırada padişahın kız kardeşi Hatice Sultan’ın huzuruna çıkan, böylece hareme girme ve resmetme ayrıcalığına erişen ender yabancılardan Melling, İstanbul’da yaptığı gravürleri, 1800’lerin başında Fransa’da kitaplaştırmıştı. Demirören Yayınları da Melling’in ‘İstanbul ve Boğaz Kıyılarına Pitoresk Seyahat’ adlı bu nadir kitabın tıpkıbasımını yaparak özgün boyutlarında yeniden yayımladı. Sınırlı sayıda 500 adet basılan, kutulu, isme özel numaralandırılmış sertifikalı olarak sunulan kitapta, 53 adet gravür yer alıyor. Araştırmacı-yazar Erhan Altunay ve arkeolog Dr. Murat Sav, kitapta yer alan gravürlerin, İstanbul’un günlük yaşamını, saray ile çevresini, mimari dokusunu ve dönemin ruhunu ayrıntılı bir şekilde yansıttığını söylüyor.

DR. MURAT SAV: PIERRE LOTI TEPESİNDEN İSTANBUL

Arkeolog Dr. Murat Sav: “Pierre Loti tepesi Eyüp Sultan’ı çok güzel gösteren bir nokta, o yüzden de ressamların ve fotoğrafçıların çok ilgisini çekmiş. Buradan geriye doğru baktığımızda sağ tarafımızda zamanla adalaşmış Tavşan Adası’nı görüyoruz. Sol tarafımızda ise Eyüp Sultan uzanıyor ve arada da altın boynuz adı verilen Haliç uzanıyor. Burası Melling’in de dikkatini çekiyor. Melling, meşhur gravürlerinden birini bu tepeden resmetmiş. Bu gravürler aynı ilk basıldığı şekli ve ebatlarında Demirören Yayınları tarafından yeniden basıldı. Kitaptan takip etmek de o kadar muhteşem bir şey ki. Mesela günümüzde Pierre Loti tepesinden baktığımız zaman Eyüp Sultan’ın değişen çehresini görebiliyoruz. Bir tarafta Eyüp Sultan Camii, arka tarafında Zal Mahmud Paşa Camii, yukarıda Fatih tepesi, 7’nci tepede bulunan Mihrimah Sultan Camii, geride Süleymaniye Külliyesi ve onun arkasında Ayasofya inanılmaz bir pitoresk görüntü sunuyor.

O AN NE YAŞANIYORSA MELLİNG ONU RESMETMİŞ

“Melling’in yapmış olduğu çalışma sadece burasıyla sınırlı değil. En azından basımı yapılan kitapta 52 gravürü var. Bu gravürler İstanbul’un farklı noktalarından yapılmış, mesela Bulgurlu tepesinden, Kız Kulesi’nden yapılmış. Melling’in gravürlerindeki en önemli noktalarından bir tanesi illaki bir insan faktörüne yer vermesi. Örneğin o sırada bir Türk düğünü vardır, Müslümanların veya gayrimüslimlerin görüntüsü vardır. Gravürlerin hepsi gerçekçi. Yani o an ne yaşanıyorsa Melling onu resmetmiş. Aynı zamanda sarayda görev yapmış, hem de Sultan III. Selim’i tanıyor. Gravür kitabının ilk başında III. Selim’in bir gravürüne yer vermiş, bu da çok önemli. Bahçe tasarımları yapıyor, peyzaj alanında çok meşhur. Çünkü aileden sanatçı, babasının heykeltıraş, kardeşinin mimar, amcasının ise resimle uğraşması onun farklı alanlarla gelişmesini sağlamış.”

İSTANBUL’UN GEÇMİŞİ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ

“Gravürlerinde Topkapı Sarayı’nın içerisinden detaylar var. Mesela elçilik heyeti Topkapı Sarayı’na nasıl katılıyor? Buna benzer o kadar detay var ki. Bütün bunların hepsini incelediğimizde adeta her gravürün içerisinde bir hikaye var. O hikayede kitap da öyle güzel anlatılmış ki. Melling kitapta pitoresk görünümleri, yani o dönem moda olan anlayışı yansıtıyor. İstanbul’un mitolojisini, tarihini, yapılarını, sokaklarını hatta hayvanlarını bile o anki sokak haliyle anlatan bir kitap. Bu yönüyle gerçekten çok önemli. Demirören Yayınları’nın da yayınlamış olduğu bu kitap bence kültür tarihi açısından, İstanbul’un geçmişi ve özellikle de kesiti açısından son derece önem taşıyor.”

ERHAN ALTUNAY: O DÖNEMİN CANLI PANORAMASINI VERİYOR

Araştırmacı[1]yazar Erhan Altunay: “Bir kent tarihi yazılırken mutlaka yararlanılan belgeler vardır. Özellikle o dönem gravürleri ve fotoğrafları bizim bir kentin tarihini anlamamız için en önemli belgelerimiz. Tabii ki İstanbul söz konusu olduğunda elimizdeki kaynaklardan en önemlisi de Melling’in o ünlü kitabı ‘İstanbul ve Boğaz Kıyılarına Pitoresk Seyahat’, bu önemli kitaptaki yaklaşık 52 adet gravür bize o dönemin İstanbul’u hakkında bilgi veriyor. O dönemin İstanbul’unu görmekle birlikte o dönemin hayatını da görüyoruz. Bu kitap, o dönemin canlı bir panoramasını veriyor. Bu bağlamda kent tarihi için büyük bir önem taşıyor. O gravürleri büyük bir belgesel olarak görebiliriz. Bunun Demirören Yayınları tarafından basılması bence büyük bir şans oldu.”

SON GİRİLEN İÇERİKLER