Metnini gazeteci Rodrigo Terrasa’nın yazdığı, görselliğine de ünlü çizer Paco Roca’nın imza attığı ‘Unutulan Ruhların Çukuru’, faşist Franco rejiminin karanlık sayfalarını aralayan son derece sarsıcı bir grafik roman.
Uğur Vardan/KitapSanat
Pepica Celda’nın babası Franco döneminin faili meçhulleri arasındadır. Jóse Celda Be-
neyto 1940’da kurşuna dizilip toplu mezarlardan birini gömülmüştür.
Meşakkatli bir sürecin ardından yaşı 80’lere ulaşan kızının tek bir isteği vardır; babasının naaşını teslim alıp annesinin yanına gömebilmek. Onun verdiği olağanüstü mücadeleyi fark eden gazeteci Rodrigo Terrasa, Celda’yla söyleşi yapıp yayımlamasının ardından İspanya tarihinin bu karanlık sayfalarını ve acılı hikâyesini yakın arkadaşı ve daha önce birlikte
çalıştığı ünlü çizer Paco Roca’yla bir grafik romana dönüştürme çabasına girer. O dönemde başka projeleri olan ve DC Comics’in kendisinden yeni bir Batman yorumu beklediğini belirten Roca’yı ikna süreci uzun sürer ama nihayetinde işin ana hatları belirince ve karşılarında sarsıcı bir hikâye olduğu anlaşılınca ilk adımlar atılır ve ortaya ‘Unutulan Ruhların Çukuru’na adlı son derece çarpıcı bir eser çıkar.
Abartmadan söylüyorum, son zamanlarda okuduğum en etkileyici metne sahip grafik roman bu. Kitapta öykü iki ana karakter üzerinden ilerliyor; biri babasının naaşının peşine düşen Pepica Celda, diğeri de olayların yaşandığı dönem, infaz edilenlerin toplu şekilde gömüldüğü
Valencia’ya bağlı Paterna Mezarlığı’nda çalışan görevli Leoncio Badía. Bu vicdanlı ve çilekeş insan, El Terrer Atış Talim Alanı’nda gerçekleşen infazların ardından kendisine getirilen cesetleri gömerken ileride bulunmalarını sağlayacak kimi işaretler vasıtasıyla en azından bu faili meçhullerin gelecekte teşhis edilebilmesi yolunda çok önemli bir çaba-
ya imza atıyor.
‘Unutulan Ruhların Çukuru’ zorlu bir çalışma. Okurken birçok yerinde gözleriniz doluyor ve bu gezegenin tarihindeki insanlık dışı sayfalardan bir tanesine de daha tanıklık ediyor ya da bu zamana kadar bilginiz yoksa farkına varıyorsunuz. Suçsuz insanları kendi ideolojisinden yana olmadığı için öldüren, onca anneyi oğulsuz, onca kadını kocasız, onca çocuğu
babasız bırakan Franco’nun kanlı rejiminin sona erdirdiği hayatların izlerini sürüyorsunuz. Pepica babasının kemiklerini kavuşabilmek için zorlu bir mücadeleye koyulurken bürokrasinin çarklarıyla, kirli bir tarihin yeniden hatırlanmasını istemeyen politik engellerle ve tabii ki zamanın fiziksel olarak sildiği izlerle uğraşıyor. Ama nihayetinde inatçılığı ve gayretiyle kendisine verdiği sözü yerine getirirken ülkesinin tarihsel hafızasına da katkıda bulunuyor.
Bu grafik romanı okurken aklıma Pedro Almodóvar’ın 2021 tarihli filmi ‘Paralel Anneler’ geldi, çünkü orada da hikâye benzer şekilde İspanyol İç Savaşı ve ‘Franco rejimi’nin günümüze uzanan acılı izlerinde dolaşıyordu. Akabinde ‘Unutulan Ruhların Çukuru’ hazır bir senaryoya sahip olduğunu ve kolaylıkla sinemaya uyarlanabileceğini düşündüm. Tabii bu fikri benden önce düşünenler (!) de olmuş, meğerse Paco Roca’nın önceki yapıtlarından ‘Ev’i (La casa) filme çeken Álex Montoya kolları sıvamış ve ‘Unutulan Ruhların Çukuru’nu perdeye taşımaya karar vermiş. Merakla bekleyeceğiz, öte yandan bu sarsıcı, çarpıcı, ‘Plaza de Mayo Anneleri’yle birlikte ‘Cumartesi Anneleri’ni de akla getiren grafik romanı mutlaka ve mutlaka okuyun derim.