4.9 C
New York kenti
Salı, Mart 18, 2025

Buy now

Bin yıllık roman ilk kez Türkçede

11. yüzyılın başlarında soylu kadın Murasaki Shikibu tarafından yazılan ve dünyanın ilk romanı kabul edilen 1436 sayfalık dev Japon klasiği “Genji’nin Hikâyesi”, Oğuz Baykara’nın yıllar süren çeviri macerasının ardından nihayet Türkçede.

DENİZ GÜNEY/KitapSanat

Bin yıl önce yazılan “Genji’nin Hikâyesi”, günümüzde dünya edebiyatının en dikkat çekici eserlerinden biri. Heian döneminin kültür, estetik ve toplumsal yapısına derinlemesine bir bakış sunan eser, aşk, politika ve hayatın faniliği gibi evrensel değerler üzerine temellenen zengin tema dokusuyla zamansız bir başyapıt niteliği taşıyor. Murasaki Shikibu tarafından yazılan ve dünyanın ilk romanı olarak kabul edilen bu Japon klasiği, Oğuz Baykara’nın yıllar süren çabaları sonucunda Türkçeye kazandırıldı.
Murasaki Shikibu, roman metnini 11. yüzyılın ilk on yılında tamamlamış. Bu ilk el yazmaları, genellikle hattat ve kâtipler tarafından elle kopyalanır ve saray çevrelerinde kadınlar tarafından dolaştırılırdı. “Genji’nin Hikâyesi”, üç kuşak boyunca süren ve bir yüzyılın neredeyse dörtte üçünü kapsayan, yaklaşık 450 karakterin yer aldığı 54 bölümlük devasa bir eser.
Hikâye, imparatorun Kiritsubo adlı soylu olmayan bir cariyesinden Genji’nin doğumuyla başlar. Saraydaki rekabet nedeniyle Genji’nin annesi genç yaşta ölür ve Genji himayesiz kalır. İmparator, oğlunun güzelliği ve yeteneklerini takdir etse de onu doğrudan taht mücadelesine dahil etmek istemez ve ona “Genji” adını verir; bu isim genellikle imparatorluk ailesinden gelen ama taht üzerinde hak iddia etmeyen bir soy çizgisini ifade eder.
Romanın ilk 41 bölümünde, herkesin hayran olduğu başkahraman Hikaru (parlak) Genji’nin saraydaki görevi, üvey annesi soylu Fujitsubo ile yaşadığı yasak aşk, iki eşi dışında pek çok kadınla yaşadığı aşk ilişkileri, sarayda terfi edişi, Suma Bölgesi’ne sürgüne gönderilişi ve sürgünden dönüşü ayrı ayrı bölümler halinde anlatılır. Son 13 bölüm, Genji’nin ani ölümünden sonra hayatta kalan karakterlerin kaderlerini izler, ancak onun ölümünden bahsedilmez.
Romanın “Uji bölümleri” olarak adlandırılan bu kısmı, Genji’nin soyundan gelen Kaoru (Genji’nin eşinin gayri meşru çocuğu), Prens Niou (Genji’nin torunu) ve güzel kız Ukifune arasındaki “aşk üçgeni” ilişkisine odaklanır. Daha hüzünlü bir tona sahip bu bölümler, kayıp zamanlar, özlem ve anlam arayışı gibi temaları keşfederek yaşamın döngüsel doğasını ve nesiller arası sürekliliğini vurgular. Bu yapısal değişim, okurları insanın varoluşu üzerinde derin düşüncelere sevk eder.
“Genji’nin Hikâyesi”, 1400 sayfayı bulan kapsamıyla, romantizmi, siyaseti ve psikolojik içgörüleri harmanlayan geniş bir anlatı sunar. Yazar Shikibu, özellikle “mono no aware” (varlıkların geçiciliği) kavramını kullanarak karakterlerinin iç dünyalarına ustaca dalan, onları ayrıntılı bir şekilde tahlil eden bir anlatım tarzını benimser. Bu ince duygusal yankı, okuyucuların kahramanlarla birlikte güzellik ve mutluluğun geçiciliğini deneyimlemesini sağlar.
Romanın geçtiği Heian dönemi, şiiri, zarafeti ve incelik geleneğiyle tanınır; Shikibu’nun giysiler, mimari ve mevsimsel törenler üzerine yaptığı ayrıntılı tasvirler, saray kültürünün zengin dokusunu yansıtır.
Çevirmenin önsözünden, romanda “waka” olarak bilinen yaklaşık 800 şiir olduğunu öğreniyoruz. “Genji’nin Hikâyesi”ndeki her şiir, Manyöshü, Kokinshü ve benzeri 100-200 yıl önce yazılmış kadim Japon şiir seçkilerine dipnotlarda atıf yaptığından, bu durum çevrilen şiir sayısını ikiye katlıyor. Belli bir hece düzenine göre yazılan waka’lar toplam 5 satır ve 31 heceden oluşuyor, ancak satırlarda kafiye düzeni yok. Bu kısa şiirler, “Genji Monogatari”de düzyazıyla harmanlanarak onunla bir bütünlük oluşturur. Şiirlerin, başta diyalog, yazışma, kur yapma, aşk mektubu ve iç monolog olmak üzere çeşitli kullanım alanları bulunuyor. Bu lirik dizeler düzyazıyla kaynaşınca metni duygusal açıdan zirveye taşıyor. Oğuz Baykara’nın yaptığı ölçülü ve uyaklı Türkçe çevirileriyle Murasaki Shikibu’nun bin yıl önce yarattığı şiir şöleninin, bin yıl sonra dilimizde de başarılı bir şekilde yeniden yaratıldığını görüyoruz.

SON GİRİLEN İÇERİKLER