8.1 C
New York kenti
Çarşamba, Mart 5, 2025

Buy now

Bakmanın farklı yolları

Rachel Cusk’ın romanlarında olay örgüsü hep ikinci planda. Onun çekici yanı, sanat, ebeveynlik, ilişkiler ve sohbet üzerine yaptığı felsefi ve keskin gözlemleri. G olarak adlandırdığı beş ayrı sanatçıyı takip ettiği yeni romanı ‘Resmigeçit’, onun dağınık, kopuk ve akışkan yazın tarzında yeni bir aşama.

Hülya Avtan/KitapSanat

Rachel Cusk, 30 yıllık kariyeri boyunca, orta sınıfın görgü kurallarını esprili ve gözlemci bir dille ele alan, eleştirmenlerce beğenilen romanlardan, karakter kavramının sınırlarını zorlayan deneysel kurgulara kadar uzun bir yol kat etti. Yazın dünyasında en büyük
tepkiyi ise kadınlığı acımasız bir dürüstlükle irdeleyen ve boşanma ile annelik konularında kendi eylemlerini yumuşatmayı veya küçümsemeyi reddeden kurgu dışı yazıları çekti.
Türkçede Yapı Kredi tarafından yayınlanan kitaplarına -bir üçleme (Çerçeve, Geçiş, Övgü) ve bir romanına (‘Diğer Ev’)- şimdi ‘Resmigeçit’ de eklendi. ‘Yok edilmiş bakış açısı’
diye tarif ettiği; dağınık, kopuk ve akışkan yazın tarzında yeni bir aşama olan kitap Cuskvari deneyselliğin çıtasını biraz daha yükseltiyor.
Kitap tam da bu sebeple İngiltere’de yayımladığında okurları ikiye böldü. Bazıları için zenginleştirici şekilde kendi kaygılarına hitap ettiği söylenerek sahiplenilirken kimilerinde tematik olarak katı, mesafeli ve soğuk algısı yarattı.
‘Resmigeçit’, sanat dünyasında geçiyor ve karakterler aynı harf -‘G’- ile adlandırılıyor. Kitabın öne çıkan G’lerinden ilki baş aşağı resimler çizen baskın karakterli bir erkek
ressam. Diğeri ise devasa ince ayaklı örümcek heykelleri yapan bir kadın heykeltraş. 19. yüzyılda yaşamış ve 31 yaşında doğum yaparken ölmüş üçüncü G hamilelelik döneminde yaptığı otoportrelerle biliniyor. Sanatın siyasi değişimlere etkisi üzerine kafa yoran siyah sanatçı dördüncü G. Beşinci G eserlerinde ismini gizleyen bir film yapımcısı, son G ise
çocuğu ve sanatı arasında bölünmüş bir ressam.

Cusk bu karakterlerinin hepsini G diye isimlendirmeyi tercih etmesini bir tür ‘birleştirici figür’ yaratma isteği olarak tarif ediyor. Tarih ve toplumun farklı biçimlerde ele alın-
ması kendi başına zor olduğundan, böyle bir ortak harf seçtiğinden bahsediyor. Tüm G’lerin ortak noktası, bir şekilde kendilerini ‘öznelliğin yükünden’ kurtarmak arzusu. Hepsi, ‘olaylara kendi dahil oluşlarını ortadan kaldırarak hakikatin gücünü serbest bırakmayı’ dert ediniyorlar. Bu kimselerin yaşantıları bir tür iskelet oluştururken kitabın diğer unsurları-
nı da kuşatıyor – Paris’te sebepsiz bir saldırı, uzak bir adadaki bir çift, bir müzedeki intihar, bir annenin ölümü gibi.
Cusk dili okuyucuyu kasten şaşırtmak ve sersemletmek için kullanıyor. Genelde üçüncü tekil şahısla anlatırken; bazen tekil anlatıma yöneliyor. G’lerin çevresindeki karakter ve onların iç seslerine ya da bocalamalarına dair açık gönüllü olduğu kadar G’ler konusunda bilhassa su
üstünde kalıyor. Birbirine paralel yerleştirilen dört bölüm tematik ve felsefi olarak etkileşime giriyor, günümüze özgü ve tamamen Cusk’a ait bir Tarot yorumu gibi. Karakter ya
bir tür çift yaşam sürüyor ya da içlerinde kabul edilemez gördükleri bir
yön ile sınanıyor.

“Bir romanı, içinde olmadığınızda da ayakta kalacak bir bina gibi inşa etmelisiniz. Ne feminist bir alan ne de özellikle cinsiyete dayalı bir alan, ama… bir kadın cümlesi, bir
kadın paragrafı, gerçekten kadınsı bir yazı.” Kendi yazarlık eğilimini bu şekilde tarif eden Cusk’ın romanlarında olay örgüsü hep ikinci planda.
Onun çekici yanı, sanat, ebeveynlik, ilişkiler, seyahat ve sohbet üzerine yaptığı felsefi ve keskin gözlemleri. ‘Resmigeçit’ de bu alışkanlığı bozmuyor. Bireysel düşünce sistemlerin-
den ailevi hegemonyaya, toplumsal baskı düzeneklerine dek her ölçekte kontrol sistemini açığa çıkaran ve yıkan romanında sanki bir esere bakarmışçasına konuştuktan sonra geri çekilip okurunu izliyor.

SON GİRİLEN İÇERİKLER