Melisa Kesmez yeni romanı ‘Çiçeklenmeler’de sert bir kışı ardında bırakan Türkan’ın kendi baharını bulmasını anlatıyor. Türkan, tüm kadınlara yaş, zaman fark etmeden hayata yeniden başlayabileceklerinin umudunu veriyor.
Efnan Atmaca-KitapSanat
Melisa Kesmez’in ‘Çiçeklenmeler’i, adından da anlaşılacağı gibi umudun peşine takılan, yeniden başlamak için hiçbir zaman geç olmadığını anlatan, okuyanın yüreğini ısıtıp yüzünü güldüren bir roman. Neresi olduğunun pek açık edilmediği küçük bir taşra kasabasında geçiyor kitap. Annesi ölüp babası yeniden evlenince çocuğu olmayan teyzesine evlat verilen Türkan, ilk aşkı Orhan ile yıllar sonra evleniyor. Görür görmez âşık olmuş lise talebesi yakışıklı Orhan’a, daha ortaokul sıralarındayken Türkan. Orhan okumaya gitmiş İzmir’e. Sonra da kolunda eşiyle dönmüş doğduğu kasabaya. Gün gelip de aşktan, kasabadan, Orhan’ın hayatından düş gibi geçen Rüya, hayallerinin peşinde gidince beklemeyi bilen Türkan, Orhan’ına kavuşmuş. Evlenmişler… Sıradan, bildik, güvenli bir evlilik. Tam 24 yıl! Türkan, Orhan’ın sunduğu sevgi kırıntılarıyla yetinmiş, fazlasını istememiş.Sorgulamamış hiç Türkan mutlu mu yoksa mutsuz mu diye.
Kesmez, Türkan vesilesiyle kitapta aile ve evlilik kurumuna neşter vuruyor. Hem de lafını hiç sakınmadan. Her ne kadar Türkan de Orhan da zararsız, kendi hâlinde insanlar gibi görünseler de birbirlerine nasıl kötülük yaptıklarının altını çiziyor yazar. Orhan, Türkan’a sevgisiz ama saygılı bir hayat sunuyor. Sonradan öğreniyoruz ki aslında Rüya’yı hep sevmeye devam ediyor. Türkan ise ‘mutluymuş’ gibi yaparak her mevsim çiçeklerini tekrar tekrar döküp kuru bir dalın bir damla su beklediği gibi güzel iki çift söz bekliyor. Ama kalkıp da suyu almayı hiç düşünmüyor.
Derken bu huzur yuvasına ateş düşüyor. Orhan hastalanıyor ve kısa zamanda dünyaya veda ediyor. Türkan onun yokluğuna alışamıyor. Orhan yıllardır tamir edip bir köşede tuttuğu karavanı Türkan’ın özgürlük yoldaşı oluyor. Türkan o karavanla yaptığı yolculukla hem
kendiyle hem evlilğiyle hesaplaşıyor. Hesabı denkleştirip ayağa kalkıp yeniden başlıyor. 50 yaşına merdiven dayayan Türkan, genç kızken veremediği özgürce kararlarını o olgunlukla verip hayatının direksiyonunu ele alıyor.
Yeniden başlamak için geçmişle hesabı kapatmak gerektiğinin altını çiziyor Kesmez. Kendine ne kadar dürüst olursan o kadar kolay yeniden başlayabilirsin. Hayata sevilmemiş başlayan bir kadın Türkan. Annesini kaybetmiş, babası tarafından terk edilmiş, çok küçük yaştan itibaren razı olmayı öğrenmiş. Kocasının karısı, kumarı, içkisi, şiddeti yok. Eve ekmek de getiriyor. Üstüne Türkan’a kibar da davranıyor. Daha ne istesin ki! Daha fazlasını istemeyi bilmiyor ki Türkan.
Hepimiz Türkan’ız
Karavanla çıktığı yolda Ulaş diye bir gençle tanışınca kendini de yeniden keşfediyor Türkan. İlk kez denize girdiğinde suyun verdiği huzurlu his, önce korkması sonra kendini dalgaların kucağına bırakması hayat yolunda nasıl davranması gerektiğini de söylüyor
aslında kahramanımıza. Kararını verip hayatı yeniden yazma vurma fırsatı bulunca bu kez kendi istediği gibi kullanıyor kalemini. Kesmez’in kitaptaki romantik vaadi belki de bugünlerde hepimizin ihtiyacı olan şey. Yeter ki karşımıza çıkan yolu görelim ve dürüstçe, cesurca atalım adımlarımızı. Çok Türkan var çevremizde… Belki de bizler de birer Türkan’ız. Kesmez’in yazdıklarıyla öğreniyoruz ki bahar hep gelir, hep çiçek açarız biz. Nâzım Hikmet’ten alıntıyla “İçimde kıyametler kopsa da. Ben baharıyım yarınlarımın. Çiçek açarım her kışın ardından”
Melisa Kesmez: Geleceği bu zamanın kızları şekillendirecek
‘Çiçeklenmeler’de hem karavanla yapılan gerçek bir yol hem de değişim yolculukları var. Bir yol romanı diyebilir miyiz?
Melisa Kesmez: ‘Çiçeklenmeler’ bir yol romanı olabilir. Çünkü, evet, hikâyenin kahramanı bir şeyleri geride bırakıyor ve bir
bilinmeze doğru adım atıyor. Bu hem fiziki hem de duygusal da bir yol. Öte yandan içinde yol olmayan bir hikâye olabilir mi, bir düşünmek lazım. İlla gerçek bir yola çıkmak zorunda değiliz, kurmacada o ‘gitme ve dönüşme’ hâli hep var gibi geliyor bana.
Kahramanın sonsuz yolculuğu tam da böyle bir şeye denk geliyor sanki.
Türkan razı olmuş bir kadın timsali önce, sonra ne istediğini sorgulamaya çalışıyor. Kadınların uyanışı mı başladı mı sizce?
Melisa Kesmez: Kadınların birbirinin kıymetini anladığını düşünüyorum. Fark ettiğim bir şey varsa o da bu. Kadın dayanışmasının, kız kardeşliğin, kadınlardan mütevellit bir kabilenin üyesi olmanın dünyanın şu anki deliliğinin içinde en çok işleyen mücadele yöntemlerinden biri olduğunu hissediyorum. Dünyayı daha iyi bir gerçekliğe taşıyacak şey kesinlikle testosteron değil. Geleceği bu zamanın kızları şekillendirecek ve bunu bizden daha iyi yapacaklar. Bir kız çocuğu annesi olarak hissettiğim bu.