-1.4 C
New York kenti
Pazartesi, Ocak 6, 2025

Buy now

Modern hayatın görkemli sadeliği

İrlanda edebiyatının gizli kalmış yıldızlarından Keith Ridgway, ödüllü romanı ‘Şok’ta okurunu modern hayatın karmaşıklığı ve gündelik anların derinliğine dair yeni bir keşfe çıkarıyor. Ridgway’in dili, sıradan anları büyüleyici bir sadelikle işliyor.

Özlem Karahan/Kitapsanat

landa edebiyatının az ama nitelikli eser veren gizli kalmış yıldızlarından Keith Ridgway, dokuz yıl önce Türkçe yayımlanan ‘Hawthorn ile Child – Birtakım Yanlış Anlaşılmalar’da (Jaguar Kitap), dedektif romanlarının geleneksel yapısını alt üst etmiş ve okurlarına beklenmedik bir edebi yolculuk sunmuştu. Yazarın yeni romanı ‘Şok’ ise okurunu modern hayatın karmaşıklığı ve gündelik anların derinliğine dair yeni bir keşfe çıkarıyor. İngiltere’nin en eski ödülü James Tait Black Kurgu Ödülü’nü 2021’de kazanan ‘Şok’, birbirinden bağımsız görünen, farklı karakterleri ve hikâyeleri odağına alan dokuz bölümden oluşuyor. Ama okur, her biri Londra’nın farklı bir bölgesinde geçen hikâyelerden oluşan bölümler arasında ilerledikçe, karakterlerin ve hikâyelerin aslında birbirleriyle bağlantıları olduğunu keşfediyor. Ridgway, karakterlerinin yaşamlarına kısa bir süreliğine ışık tutarak, onların sıradan ama derinlikli varoluşlarını ortaya koyuyor. Yalnız bir dul kadın, politik söylemle dolu bar toplantısına katılan bir İşçi Partisi üyesi, genç bir çift, uyuşturucunun etkisi altındaki hedonistler ve diğer karakterler aracılığıyla, bireysel hikâyeler üzerinden ortak bir insanlık hali ortaya konuyor. Her biri bir şekilde duvarlarla çevrili yaşamlarını aşmanın peşindeki bu insanlar arasındaki bağlar görünmez bir iplikle örülmüş gibi; kimi zaman rastlantılarla kimi zaman ise hayal gücünün sınırsızlığıyla birleşiyor. 

Geleneksel olay örgüsüne ustaca meydan okuyor

 Ridgway’in insan ilişkilerine ve bireylerin içsel çatışmalarına odaklanan romanında hikâye anlatımı, merkezi bir rol oynuyor. Karakterler, hayatlarını anlamlandırmak için kendi hikâyelerini uyduruyor, başkalarına hikâyeler anlatıyor ya da sessizce başka yaşamları izliyor. Ancak bu hikâyeler, okuyucunun kesin bir sonuca ulaşmasına izin vermeyen bir belirsizlikle sunuluyor, bağlantıları kendisinin kurmasını talep ediyor. Bu, romanın hem rahatsız edici hem de en güçlü yönlerinden biri. Ridgway, okuyucuyu geleneksel bir olay örgüsünden ziyade anlık karşılaşmalar ve rastlantılardan oluşan bir dünyaya davet ederek modern hayatın rastlantısallığını ve anlam arayışını yansıtıyor. 

Dilde yalınlığın çarpıcılığı 

Ridgway’in dili, sıradan anları büyüleyici bir sadelikle işliyor. Günlük diyaloglar, absürt durumlar ve yoğun duygusal sahneler, yazarın derin gözlem gücünü ve insana dair empatisini yansıtıyor. Duygusal açıdan yoğun bir sahnede, yaşlı bir dul kadının eşine duyduğu özlemi hissederken, bir başka sahnede uyuşturucu etkisindeki bir karakterin bilinç akışına tanıklık ediyoruz. Ve Ridgway, her iki durumu da aynı empati ve içgörüyle ele almayı başarıyor. ‘Şok’, her ne kadar Londra’yı merkezine alsa da belirli bir şehir ya da coğrafyayla sınırlı kalmayan bir roman. Karakterlerin yalnızlık, bağlanma ve anlam arayışı gibi temel insani deneyimleri, her yerde yankı bulabilecek kadar evrensel. Keith Ridgway’in, mizah ve melankoliyi ustalıkla harmanlayarak, okuyucuyu hem şok edici hem de düşündürücü bir yolculuğa çıkardığı ‘Şok’ derinlikli bir çağdaş roman olarak okurunu bekliyor.

SON GİRİLEN İÇERİKLER