3.1 C
New York kenti
Çarşamba, Ocak 29, 2025

Buy now

‘Olimpik anneler’le birlikte ağlayıp birlikte gülmek

Olimpiyatta başarılı olan sporcuların annelerine söz veren ‘Yıldız Anneler’ kitabını hazırlayan Ömür Kurt “İtiraf etmeliyim ki, beni en çok zorlayan kitaplarımdan biri oldu. Özellikle paralimpik sporcularımızın hikâyeleri çok sarsıcıydı. Annelerin gözyaşı döktüğü anlarda da kahkahalarla güldüklerinde de onlara eşlik ettik” diyor.

‘Olimpik anneler’le birlikte ağlayıp birlikte gülmek

Aslı Örnek/KitapSanat

Gazeteci, yazar Ömür Kurt, Olimpiyat Oyunları’nda başarılarıyla adından söz ettiren sporcularımızın anneleriyle konuşarak ‘Yıldız Anneler’ isimli bir kitap yazdı. Hürriyet Kitap etiketi, P&G Türkiye sponsorluğuyla çıkan ve ‘Her yıldızın ardından bir yıldız anne vardır’ mesajını veren kitap, soru cevap değil, hikaye tarzı bir yazı diliyle sporcuların ve annelerinin yaşamlarını gözler önüne seriyor. Umut dolu, gerçek hayat hikayelerinin yer aldığı ‘Yıldız Anneler’ kitabında paralimpik sporcuların dönüşüm hikayeleri ayrıca okuyanları büyülüyor. Ömür Kurt ile ‘Yıldız Anneler’ kitabını konuştuk. 

‘Yıldız Anneler’ projesi nasıl doğdu? 

2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda sporcularımız inanılmaz başarılara imza attılar. Pandemi dönemiydi ve insanlar evlerinden çıkamıyordu. Bu bunaltıcı ortamda sporcularımızın başarıları hepimize büyük moral oldu. P&G Türkiye de bu sporcuları ve annelerini destekleyerek sporun teşvik edilmesine büyük bir katkı sunuyordu. Anneler ve sporcular başarıya giden yolda yaşadıkları büyük meşakkatleri anlatıyorlardı. Bu hikâyeler öylesine özgün, öylesine sarsıcıydı ki, aklıma ‘Neden bu sporcuların ve annelerinin hikâyelerini kitaplaştırmayalım ki?’ sorusu düştü. Bu fikrimi P&G ve Hürriyet Kitap yetkilileriyle paylaşınca çok heyecanlandılar ve bu fikre sıkı sıkıya sarıldılar. Projenin adı o zamanlar ‘Olimpik Anneler’di. Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin de projeye dahil olmasıyla ‘Yıldız Anneler’ adını aldı ve biz de bu çerçevede röportajlara başladık. 

Kitabı hazırlarken zorlandığınız anlar oldu mu? Olduysa ne de zorlandınız? 

Bu kitabı yazmak başlı başına büyük zorluklar içeriyordu. Şehir şehir dolaştık. Ailelerin evlerine girdik, misafirleri olduk. Çocuklarını hangi koşullarda, nasıl yetiştirdiklerini en baştan büyük samimiyetle anlattılar. Tabii her cümle, anneleri eski günlere götürdüğü için annelerin gözyaşı döktüğü ya da kahkahalarla güldükleri anlarda onlara eşlik ettik. Söyleşileri yaparken kendimi aileden hissetmeye başladım, çünkü gerçekten çok içten sohbetlerdi her biri. Kitaba da yansıtmaya çalıştım olabildiğince…

Paralimpik okçu Öznur Cüce Girdi’nin annesi Aynur Cüce, milli güreşci Evin Demirhan Yavuz’un annesi Evin Aksu beni çok etkiledi. Sizi en çok etkileyen hangi sporcu ve annesi oldu? 

Her sporcumuz biricik ve her birinin hikâyesi ayrı ayrı çok özeldi. Ancak elbette ki, bazı hikâyeleri dinlemesi de çok zordu, yazması da. Özellikle de paralimpik sporcularımızın hikâyelerinin çok sarsıcı olduğu anlar oldu. İşte böyle anlarda ara verip, ruhumu dinlendirmek istediğim anlar çok oldu. Fakat şunu önemle ifade etmeliyim ki, sporun, insanları ayağa kaldırmada, sınırları aşmada, ön yargıları kırmada müthiş bir gücü varmış. Ben bunu kitabı yazarken daha iyi anladım. Özellikle de her şeyi ‘erkeklere yakıştıran’ ancak kız çocuklarını ‘geri planda tutmaya’ alışmış bir anlayışa karşı müthiş bir araç spor. Evin Demirhan bunun en önemli örneklerinden biri. Ancak yalnız o değil. Boks yapan, güreşen ya da tekvando yapan kızlarımız ‘Bu kız sporu değil’ diye engellenmişler. Oysa onları hep anneleri desteklemiş. İşte en önemli nokta da bu! Kadın dayanışmasının en büyük taşıyıcısı yine kadınlar olmuş. Bu sebeple de ‘Yıldız Anneler’ projesi çok önemli.

SALT SÖYLEŞİ OLSAYDI DUYGULARI YETERİNCE AKTARAMAZDIK 

‘Yıldız Anneler’ kitabını soru cevap olarak da hazırlayabilirdiniz ama siz aldığınız cevapları yazı diline dökmeyi tercih etmişsiniz. Bunun nedeni öğrendiğiniz yaşam öykülerini biraz olsun hikayeleştirmek miydi?

Herkesin bir hikâyesi var ve hikâyeler birinci ağızdan dökülüyor. Ben çoğu zaman annelerimizin anlattıklarını sorularla bölmedim bile. Onlar bir nehrin akışı gibi kesintisiz anlattılar yaşadıklarını. Ben de onların anlattıklarını kendi gözlemlerimle birleştirerek yazıya dökmek istedim. Eğer salt bir söyleşi olarak yazsaydım, duyguları yeteri kadar aktarmak olanaklı olamayabilirdi. Nitekim bu kitabı yalnızca bir gazeteci olarak değil bir edebiyatçı olarak da ele almayı planlamıştım ki, okuyucular aynı zamanda edebi bir tat alabilsinler… Nitekim spor denince akla edebi yaklaşımlar gelmiyor bile. Yalnızca rakamsal sonuçlar ve kesin ifadelerle olumlu olumsuz yorumlar geliyor. Oysa her spor dalının ve her sporcunu geçmişinde yaşanmışlıklar var. Ben o yaşanmışlıklara ve o anlara odaklandım. 

Bu projeyi hazırlarken kendinize çıkardığınız ders /dersler oldu mu? Neler öğrendiniz? 

Hem de öyle çok ders çıkardım ki… Bir defa kimseyi yargılamamak gerektiğini bir kez daha anladım. İçinde tutku olan bir insanın önünde hiçbir engelin duramayacağını canlı canlı gördüm. Ya da bazen siz ne yaparsanız yapın eğer bir insan bir şeyi istemiyorsa, oradan müspet bir sonuç çıkamayacağını da gördüm. Ayrıca toplumumuzda birçok anne-baba çocuğu için kaygılanır. Sporun çok iyi bir koruyucu olduğunu bir kez daha anladım. Çünkü sohbet ettiğim ‘Yıldız Anneler’ ve yıldız sporcularımız, spor sayesinde kötü alışkanlıklardan, kötü ortamlardan hep uzak durmuşlar. Bunu özellikle planlamamışlar bile. Spor, bunu kendiliğinden sağlamış. Spor sayesinde disiplinli, özenli, duyarlı insan olmuşlar. Bu sebepler her bireyin mutlaka bir spor dalıyla ilgilenmesi gerektiğini düşünüyorum ve tüm anne babalara bunu tavsiye ediyorum.

SPORCULARA YÜKLENEN SORUMLULUK FAZLA

Bu kitabı hazırlayan ve annelerden de yaşam hikayeleri dinleyen biri olarak toplumun olimpik sporculara bakışıyla ilgili neler söylersiniz? 

Maalesef ki ülkemizde olimpiyat ve paralimpik oyunlarda sporculara çok fazla sorumluluk yükleniyor. Eğer sporcu madalyaya erişemediyse yerden yere vuruluyor. Oysa bir sporcunun kota alıp olimpiyatlara katılması zaten çok büyük bir başarı. Örneğin; Paris Olimpiyatları’nda Buse Naz Çakıroğlu’nun final maçını annesi Duygu Çakıroğlu ile birlikte izledik biz. Müthiş bir heyecandı. Buse Naz hedefi altın madalyaya erişemedi. Sosyal medyaya baktım, pervasızca yorumlar yapılıyordu. Oysa salondaki birçok yabancı yanımıza gelip, Duygu Anne’ye “Müthiş bir kızınız var. Muhteşem bir sporcu!” dedi. İşte en güzel yaklaşım buydu. Çünkü Buse Naz gerçekten de muhteşem bir sporcu.

SON GİRİLEN İÇERİKLER