8.1 C
New York kenti
Çarşamba, Ocak 1, 2025

Buy now

Rüya, hülya ve malihülya

‘Rüya Şiirleri’ büyük şair Hilmi Yavuz galaksisinde yeni bir yıldız olarak belirdi bugünlerde. Uzun yıllara yayılmış üretim ve inşa sürecinde, mirasının belki de taç mücevheri olarak. İyi rüyalar sevgili okur! ‘Rüya Şiirleri’nde seni harika hülyalar bekliyor.

W. B. BAYRIL/ KitapSanat

Milattan önce dördüncü yüzyılda yaşayan büyük Çinli bilge Zuang Zi, bir gece rüya görür. Uyanınca rüyasını yazar. İki bin yıldan daha uzun bir süre sonra Borges, onun yazdığını bir daha ve şöyle yazar: “Zuang Zi düşünde bir kelebek olduğunu gördü, ama uyandığında, düşünde kendini kelebek olarak gören bir insan mı, yoksa düşünde kendini bir insan olarak gören bir kelebek mi olduğunu bilemedi.” İşte varoluşsal bir muamma olarak rüyanın hikayesi de böyle akar gelir günümüze. İnsanlığın yeryüzü serüveninde yer alan her topluluk, kültür, medeniyet, rüya ile iç içe yaşamıştır. Bu yaşantının çıktıları da malzeme olarak muazzam büyüklükte bir ‘rüya literatürü’ oluşturur her dilde. Bilim, sadece insanın değil tüm omurgalı canlıların rüya gördüğü tespit edilmiştir. 

Kısacası neredeyse cümle mahlukat rüya görür ve rüyaları ile boğuşur. Belki de insan soyunu farklı kılan -ama asla üstün değil- rüyalarını kullanma biçimidir. Anlatıcılar, yazarlar ve elbette şairlerin rüyalarını kullanma biçimi hayli çeşitlilik gösterir. Rüya anlatıcısı olarak şairlerin tarihsel konumu ise büsbütün ayrıcalıklıdır. Büyük şairlerin ayırt edici vasıfları vardır. En başta geleni kendi kainatını kurabilecek yetkinliğe sahip olmalarıdır. Cemil Meriç’in o benzersiz saptamasıyla söylersek ‘kendi semasında tek yıldız’ olabilmeyi başarmak için. Kimileri bunu tek kitaba sığdırır; ilk kitabını 60 yaşında yayınlayan Dranas gibi. 

Kimisi ise daha ilk bir iki kitabıyla sağlar bunu; Dağlarca ve Cemal Süreya gibi. Bazen de bu inşa süreci şairin ömür boyu süren üretimiyle tamamlanır. Şiiri kendi içinde dönüşe dönüşe kendi bütünlüğüne kavuşur. Necatigil, Uyar, Oktay Rifat örneklerinde görülebileceği üzre. İşte ‘Rüya Şiirleri’ de Hilmi Yavuz galaksisinde yeni bir yıldız olarak belirdi bugünlerde. Uzun yıllara yayılmış üretim ve inşa sürecinde, mirasının belki de taç mücevheri olarak. İkinci kitabı ‘Bedreddin Üzerine Şiirler’den bu yana, bir kavramı temaşa ederek, onu çepeçevre kuşatarak yazıyor şiirlerini. Bu kavramlar bir yandan da anahtar sözcük işlevi görüyorlar. Doğu, Yaz, Gizemli, Zaman, Söylen, Ayna, Çöl, Akşam, Yolculuk, Hurufi, Kayboluş, Yara, Lanet, Talan… Bütün bu anahtar kavram ve sözcükleri bir ‘söz uzayına’ yerleştirdiğimizde hayranlık verici bir galaksi ya da gök haritası elde etmek mümkün. Geceleri kimi bize göz kırpıp duran kimi ise bir kutup yıldızı gibi sabit yön bulmamızı sağlayan. Hilmi Yavuz şiiri özelinde bir başka ayırt edici farklılık da Türkçe şiirde felsefeyle bu kadar iç içe yürüyen, bu yetkinlikte başka bir şiirin bulunmamasıdır. Öte yandan Hilmi Yavuz’un şairlik tavrı da son derece tutarlıdır. Okur tavlayıcı bir tavra hiç gönül indirmez. Popüler olandan bilerek, vebalıdan kaçarcasına uzak durur. Bu konuda önüne açılan kapıları, fırsatları da elinin tersiyle ittiğinin bizzat şahidiyimdir. 

Gelelim yeni kitap ‘Rüya Şiirleri’ne. Daha önce ‘Talan Şiirleri’ üzerine yazdığım yazıda ifade etmiştim, bir kez daha tekrarlayayım ki, yerleşsin. Son dört şiir kitabında iyice belirginlik, apaçıklık, eski deyimle serahat arzeden bir yapı kuruyor Hilmi Yavuz. Yapıtlarının tümünü birbirine güçlü bir biçimde bağlayan özgönderimsel (self referential) metinlerarası bir ağ inşa ediyor. ‘Rüya Şiirleri’ de -semper eadem!- bu yapısal özelliklerin tümünü barındırıyor. Üç bölümden oluşuyor ‘Rüya Şiirleri’. Bölüm başlıkları, sırasıyla ‘şenlik’, ‘yakaza’, ‘kabus’ adlarını taşıyor. Bu üç kelime kitabın içindeki hiçbir şiirde geçmiyor bir daha. Bir işaret levhası gibiler, okura bir uyarı. Biraz yoruma tabi tutarsak bu üç kelimenin insanın üç dönemine yahut üç hal veya mertebesine denk geldiğini düşünmek mümkündür. Burada birkaç sureyi de hatırlatmadan geçemeyeceğim: En’âm Suresi 32. ayet, Ankebût Sûresi 64. ayet. Ve Mevlana’dan bir söz: “Dünya hayatı bir rüyadan ibarettir.” Bu konudaki geniş tasavvuf ve ilahiyat literatürü, kitabın okunmasına farklı anlam katmanları ekleyecektir. ‘Rüya Şiirleri’nde Yavuz’un sadece onu yakından tanıyanların bildiği kişisel bir yönünün de bir belirip kaybolduğunu işaret etmek isterim: muziplik! Bu netlikte ilk kez yapıyor bunu şiirde. 

Yavuz ‘rüya ve Cehennem’ başlıklı şiirinde Cemal Süreya’nın bir başka muzipliğine yanıt veriyor. Bilen bilir, Cemal Süreya’nın ünlü şiiri ‘Göçebe’de bir bölüm vardır, şöyledir: “Marilyn Monroe öldü diyorum ona / Ölümü siyah bir kakül gibi alnına düşürmesini bildi / Şimdiyse Cennette Nietzsche’nin metresi olması gerekir’’. Yavuz, tastamam bu dizelere gönderme yaparak Marilyn Monroe’nun değişen tutumunu aktarıyor keyifle: “Marilyn’se, o artık benim yanımda, Nietzsche’den öç almak istiyor sanki…” Yine tanıyanlar bilirler, Hilmi Yavuz kedicidir, kitapta yer alan ‘rüya ve kedi’ başlıklı şiirinde eski ve müteveffa kedisi Mişkin’i özlemle anarken, ister istemez akla bir başka şairin, yani Eliot’un kediler üzerine yazdığı ironik ve komik şiirleri getiriyor. ‘İhtiyar Farenin Kediler Kılavuzu’ diye çevrilen o neşeli ‘Old Possum’s Book of Practical Cats’ adlı kitabını. Elbette birçok kitabında olduğu gibi değişmeyen, vazgeçilemeyen bir ‘gönderme şairleri kadrosu’ bu kitapta da yerini alıyor açık ve örtük biçimlerde. Bir kısmını sayayım: Yahya Kemal, Necatigil, Baudelaire, Rimbaud, Rilke, Şeyh Galip, Yunus, Mevlana, Neruda… Bu kadarı yeterlidir. 

Göndermede bulunulan diğer şairleri meraklı okur biraz gayret sarf ederek bulabilir. Zira Hilmi Yavuz şiiri çalışkan okur ister. Sırf hazla midesini dolduran tembel okur değil. Bitirirken okura iki alıntı daha bırakayım, onu keyifle kitabın bir başka anlam katmanına götürecek kılavuz niteliğinde. İlki Shakespeare’den “Rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz ve uykuyla çevrilidir küçücük hayatımız.” İkincisi ise çok sevdiğim divan şairi Naili’den bir beyit: “Mestâne nukûş-ı sûver-i âleme bakdık / Her birini bir özge temâşâ ile geçdik ” İyi rüyalar sevgili okur! ‘Rüya Şiirleri’nde seni harika hülyalar bekliyor

SON GİRİLEN İÇERİKLER