-0.6 C
New York kenti
Cumartesi, Ocak 4, 2025

Buy now

‘Ünsüz Youtuber’ın başarısı tahminimin de ötesine geçti’

‘Yuan Huan’ın Kulübesi’ kitabı İtalya’da ‘yılın çocuk romanı’ seçilerek Rodari Ödülü’ne değer görülen çocuk ve gençlik edebiyatının usta ismi Miyase Sertbarut, çok sevilen ‘Ünsüz Youtuber’ın Günlüğü’ serisinin dördüncü kitabı ‘Layksızlar’la okur karşısında. ‘Saat Canavarı’ adlı kitabını da ‘Kurbağalara Fısıldayan Çocuk’ ismiyle yeniden düzenlenip yayımlayan Sertbarut, “Önce ‘Çocukları YouTube’dan kitapların dünyasına çekmek için ne yapabilirim?’ diye sordum kendime. Sonra onlara bu platformu anlatmaya karar verdim” diyor.

Ecem Kodak/Radikal

Yazın hayatınıza radyo oyunlarıyla başladınız. Radyo oyunları yazarlığınızı nasıl geliştirdi? 

Ağırlıklı olarak yetişkin oyunları yazıyordum ama çocuklar için hazırladığım oyunlar da oluyordu. İyi ki öyle başlamışım, diyorum. Radyo oyunları beni çok terbiye etti. Temiz diyaloglar, günlük hayata uygun konuşmalar… Hepsini orada öğrendim. Radyo oyunlarında dinleyenin hayal gücüne hitap etmek olmazsa olmaz bir durum. Bu yüzden çok iyi bir öğrenme süreciydi benim için. Öğrendiğim pek çok şeyi çocuk kitaplarını yazarken de kullanıyorum. 

Uzun yıllar öğretmenlik yaptınız. Çocuk edebiyatıyla yolunuz bu sırada mı kesişti? 

Tam olarak öyle sayılmaz aslında. Anı niteliğinde kendim için yazdığım metinler vardı. Güzel bir rastlantıyla o dönem karşıma Çankaya Belediyesi’nin yarışması çıktı. Bu anıları hızlıca öyküleştirip gönderdim ve birinci oldum. Çocukları tanıyor olmak benim işimi çok kolaylaştırdı çünkü insan tanıdığı şeyi, her şeyden daha iyi yazar. Böylece bu kulvara girmiş oldum ve çocuklardan hep beslendim. 

60’ın üzerinde kitabınız var. Bu eserler arasında bir seri var ki fenomen oldu: ‘Ünsüz Youtuberın Günlüğü’. Bu seri, Youtuber olmak isteyen gençlerin hikâyesiyle başlıyor ve sürükleyici çatışmalarla su gibi akıyor. Bu seriyi yazmaya nasıl karar verdiniz?

 ‘Ünsüz Youtuber’ın başarı yakalayacağını düşünüyordum ama tahminlerimin de ötesinde büyük bir ilgi gördü. Bu serinin filizlenme süreci okul buluşmalarına dayanıyor. Katıldığım okul etkinliklerinde öğretmenlerle konuşurken, çocukların artık daha az okuduğundan, bunun yerine YouTube’da zaman geçirmeyi tercih ettiklerinden bahsettik ve ‘Bir şey yapmalıyım’ dedim. Önce ‘Çocukları YouTube platformundan kitapların dünyasına çekmek için ne yapabilirim?’ diye sordum kendime. Sonra onlara bu platformu anlatmaya karar verdim. İçinde o konu geçerse çocuk oraya yönelir. Tabii bir öğrenme süreci yaşadım, pek çok video izledim. Yeni çağın çocuklarının dilini anladım ve Ezgi karakteri doğdu. Çocuklar bu kitabı okurken kendilerinden birinin yazdığını düşünüyorlar. Kuvvetli bir empati yaratıyor bu da. Umarım pek çok çocuğu da bu seriyle kitap dünyasına kazandırmışımdır. 

‘Ünsüz Youtuber’ serisinin dördüncü kitabı ‘Layksızlar’ geçtiğimiz günlerde Altın Kitaplar’dan çıktı. Bu kitapta okurları neler bekliyor? 

Sosyal medyada beğeni ve popülerlik ön planda olabilir ama ben bu kez tam tersini anlatıyorum. Okurlar belki de şöyle düşünmeye başlayacaklar: Layk almayı neden önemsiyoruz? Beğenilerin sayısı iyi bir şey yaptığımızın kanıtı mı? Tek motivasyon çoğunluk tarafından onaylanmak mı? Umarım doğru noktalara temas etmişimdir. Bunu zaman içinde göreceğiz. 

Yazar karaktere duygu verebilirse o kitap başarılı oluyor 

Hem çocuklar, hem veliler hem de öğretmenler sizin kitaplarınızı çok seviyor. Dahası bu alanda saygın kurumlarca kazandığınız pek çok ödül var. Kısa süre önce ‘Yuan Huan’ın Kulübesi’ isimli kitabınız İtalya’da ‘yılın çocuk romanı’ seçilerek Rodari Ödülü’ne değer görüldü. Bu başarıyı neye bağlıyorsunuz? Bir kitabı hem veliye hem öğretmene hem de anne babaya beğendirmek çok zor. Öğretmenin farklı sorumlulukları var, anne babanın gelecek kaygısı var, çocuğun kitapta bulmak istediği şeyse bambaşka. Kitaplarımın bu farklı gruplar tarafından olumlu karşılanması beni mutlu ediyor. Bunu en başta öğretmen, veli ve çocukla empati kurmaya borçluyum, kitaplarımı bu doğrultuda yazıyorum. Bir de şu çok önemli; kitaptaki karakterlerin duygularına önem veriyorum. Eğer yazar karaktere duygu verebilirse işte o kitap başarılı oluyor. Biraz klişe olacak ama en önemli ödül aslında bir çocuğun ‘Ben okumayı sevmiyordum, sizin kitaplarınızla sevdim’ demesi. Bunu duymak da beni çok mutlu ediyor. 

Tudem’den çıkan ‘Saat Canavarı’ isimli kitabınız da ‘Kurbağalara Fısıldayan Çocuk’ ismiyle yeniden düzenlenip yayımlandı. Ne gibi yenilikler var bu kitapta? 

Kuşak değişimi eskiden 15 yıl gibi kabul edilirdi, günümüzde ise beş yılda bir kuşak değişiyor desek yanlış olmaz. İşte bu yüzden günümüz çocuğunun gözüyle yeniden baktım o öykülere. ‘Saat Canavarı’ benim ilk öykülerimi içeren bir kitaptı. Şimdiki bakış açımla daha farklı yazabilirdim dediğim durumlar da vardı. Bazı öyküleri çıkardım, roman formatına yakın daha yalın, daha rahat okunur bir kitaba dönüştü. Umarım bu hâliyle yeni çağın çocuklarının içini ısıtmaya devam eder.

SON GİRİLEN İÇERİKLER